Grup Başkanvekili Günaydın: CHP, AKP’ye hayat öpücüğü verecek bir adım atmayacak

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Özgür Özel’in görüşmelerinin ardından seçmenlerin kafa karışıklığına ilişkin olarak, “Cumhuriyet Halk Partisi AKP’ye hayat öpücüğü verecek herhangi bir adımı atmayacak” dedi.

İktidar partisinin anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin Günaydın, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönlerini reform edelim diyorlar.40+1 de kesmiyor, 30+1’e dönelim diyecekler. Bunun için demokratik parlamenter sisteme dönüşü bile teklif edebilirler” ifadelerini kullandı. Duvar’dan Nergis Demirkaya’ya konuşan Gökhan Günaydın’ın gündemdeki sıcak gelişmelerle ilgili açıklamaları şöyle: 

CHP Genel Başkanı Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talebi ile başlayan “normalleşme”, “yumuşama” sürecinde Erdoğan da CHP’ye iade-i ziyarette bulundu. Görüşmeler iktidar ve muhalefet arasındaki diyalog kanallarının açılması açısından önemli ama nasıl ilerleyeceği merak konusu. Bu görüşmeler nasıl devam edecek, ne bekliyorsunuz?

Sınırlı ve kısıtlı da olsa olağanlaştırma diyelim. Herhangi bir ülkede aynı parlamentoda görev yapan birinci parti ve ikinci partinin başkanlarının görüşmelerinden daha doğal ne olabilir? Ama AKP’yle beraber Türkiye’de diğerlerini yok sayan bir anlayış getirildi. Kutuplaşmadan önemli ölçüde yarar sağlayan bir siyasal parti bunu içselleştirdi ve bu da toplumun normali haline geldi. Garip olan aslında bu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı AKP’nin, MHP’nin, DEM’in, Yeniden Refah’ın ve sayabileceğiniz tüm partilerin genel başkanlarıyla görüşür. Bundan daha normal, daha olağan bir şey yoktur. Tersi, çağdışılıkla, anti-demokrat olmakla açıklanabilir. Kobani Davası’nda hiçbir iyileşme sağlatamadı, Hakkari’ye kayyım atamasına engel olamadı. Dolayısıyla bu süreçten çok fazla şey beklemenin 21 yıllık pratikle birlikte düşünüldüğünde fazla umutkarlık, ümitvarlık olduğunu düşünüyorum.

Buradan ilerisine doğru bakalım. CHP 31 Mart’tan Türkiye’nin birinci partisi olarak çıktı. Erdoğan’ın katı tutumundan vazgeçip birazcık kendisini diğer aktörlerle eşitlemeye çalıştığı dönemlere bir bakalım. 15 Temmuz 2016, 1 Haziran 2015 sürecinden sonraki istikşafi görüşmeler ve 31 Mart sonrası. Bu üçünün ortak özelliği AKP’nin önemli ölçüde zorlandığı dönemler olması. Dolayısıyla AKP, toplumsal ve siyasi olarak zorlandığı dönemlerde mutabakat arayan parti görünümüne dönebiliyor. Buna AKP de demeyelim, Erdoğan ve danıştığı kesimlerin icraatının böyle geliştiğini söyleyelim.

Erdoğan hep zorlandığı dönemlerde bu tür “yumuşama” adımları atıyor dediniz. Verdiğiniz iki örneğin sonrası olumsuz. Bu görüşmeler hukuka dönüş ya da demokratikleşme adına kapı açar mı?

İki olumlu örnek var ama yanında Hakkari’ye kayyım, Kobani Davası kararları gibi yeni sorunlar eklendi. Ben bu dönemin kimsenin aklında soru yaratmayacak bir demokratik sürece dönüşeceği konusunda ikna değilim. Hatta uzunca sayılabilecek siyasal yaşamım bana bunun tersinin daha rahat gelişebilecek bir süreç olduğunu gösteriyor. Peki bunu hissediyoruz, bunu düşünüyoruz diye o masaya oturmamak mı lazım? Hayır o masaya oturmalıyız.

Peki bundan sonrası nereye evrilir? Erdoğan’ın aklında yeni anayasa var. Biz ona sürekli şunu söylüyoruz. 1982 Anayasası darbe anayasası. 2010, 2017 Anayasa değişiklikleri ve referandumunu sen yapmadın mı? Hazır referanduma götürebilecek Meclis gücün, milletten de bunu geçirebilecek sosyolojik tabanın ve gücün varken, niye 82 Anayasası’ndan eser bırakmayacak bir demokratikleşmeye imza atmadın? Çünkü senin amacın Türkiye’nin demokratikleşmesi, anayasanın düzeltilmesi falan değil.

Nedir amaçları?

İslamcı sosu oldukça yüksek bir tek adam sistemi ile nepotizmin ve kleptoraksinin dibine batan, dünyaya örnek gösterilebilecek hibrit bir rejim doğdu Türkiye’de. Alt tarafa din, iman, üst tarafa ham, hamam. Bu rejimin sürdürülmesi için gereken her şeyi yapmaya hazırlar. Bu anayasa meselesi de bunun bir uzantısı.

“40+1 de kesmiyor, 30+1’e dönelim diyecekler”

AK Parti’nin anayasa önerisini bilmiyoruz ama MHP’nin Cumhurbaşkanı yardımcısının seçimle gelmesi, Bakanlar Kurulu’na hukuki statü, hükümet programının Meclis’te okunması gibi bazı revizyon önerileri oldu. Bunun gibi örneğin yarı başkanlık içeren bir öneri getirseler böyle bir revizyona ne dersiniz?

Bize haziran ayı sonuna kadar anayasa değişikliğinin yöntemine ilişkin görüşlerinizi yazılı olarak bize bildirin diyorlar. Bunu hem Meclis Başkanı hem de Erdoğan söyledi. Ne yapmak istedikleriyle ilgili sızan bilgiler bizi tatmin etmez. Söylediğiniz başlıklar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’nin demokratik siyasetinin, adaletinin, ekonomisinin önünde engel taşıyan en bariz özelliklerini sayın deseniz ilk ona girebilecek hususlar mıdır?

Bir partili cumhurbaşkanı, iki HSK’nın yapısı, üç TBMM’nin yasama yetkisinin saraya devri… Arkadaşlar bunların kaldırılmasını getirir mi? Her yönü absürt olan ve Türkiye’yi boğan sistemi değiştirmeye niyetleri var mı? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönlerini reform edelim diyorlar. Nedir birinci önerileri? 50+1 sıkıntılı, 40+1’e dönelim. 40+1 de kesmiyor, 30+1’e dönelim diyecekler. Bunun için demokratik parlamenter sisteme dönüşü bile teklif edebilirler. Çünkü amaç demokratik parlamenter sistem değil. Amaç oy oranını seçebilecek seviyeye nasıl indirebilirim hesabı.

Parlamenter sisteme dönüş sizin de öneriniz. Buna dönüş için kapınız çalınsa ne yaparsınız?

Altılı Masa, Demokratik Parlamenter Sistem için çok sağlam bir yol haritası içeren metin ortaya koydu. Ne değişti ki birdenbire Demokratik Parlamenter Sistem’e geçmek isteyecek? If-Clause konuşuyoruz, eğer Erdoğan böyle bir teklif getirirse amacı Türkiye’nin demokratikleşmesi ve parlamenter sisteme geçmesi değil, yalnızca barajı seçilebileceği noktaya getirmek olur. İstismar edebileceği yeni bir rejim doğurur. Cumhuriyet Halk Partisi AKP’ye hayat öpücüğü verecek herhangi bir adımı atmayacak. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin ilke ve devrimleriyle yeniden inşa edileceği bir demokratik siyasetin önünü açmaya çalışıyor ve bunu da kendisi Türkiye İttifakı üzerinden kurguluyor. Biz Türkiye İttifakı’nı yurttaşla kuracağız. Görüşmeler yapacağız ama Cumhuriyet Halk Partisi tek başına iktidara yürüyecek bir siyasal partidir. Bunun yol taşlarını döşeyeceğiz. Biz bu karanlık tünelden sonra bir daha buraya dönmeyecek bir reform sürecinin başlangıcının yol taşlarını döşüyoruz.

O zaman yeni anayasa için haziran ayının sonuna kadar istedikleri yöntemle ilgili yazıyı vermeyeceksiniz?

Elbette vermeyeceğiz

Ekimde bir masa kurulursa yer almayacaksınız o zaman…

Ne önerecekler bunu bilmiyoruz. CHP’nin Parti Meclisi ve MYK’sı var. Şunu ben biliyorum, CHP’nin ilkesi birilerinin pragmatizmine ortak olmak değil, Türkiye’nin bu karanlık tünelden bir daha geri dönmeyecek şekilde çıkmasını sağlayacak yeni bir dönemi açmaktır, yeni nesil siyasetin önünü açmaktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir